DOĞAN HOCANIN SIR DOLU POŞETİ

bizim hikayemizi istanbul-trabzon 34 numara tek kişilik yolculuğun 4358. dakikasında ikram sarı kolanın koltuğa 2 parmak döküldükten yaklaşık 15 dk sonra farkedilmesi izah eder. ne bu ıslaklık? ne bu ıslak köpekler ve ne bu ikram şamatası. kekikle marine edilmiş but bulgur pilavı salata yenilen trt il binasının tam karşındaki apartmanın 4. katındaki balkonda eniştemle bir şeyler paylaşmaya tam da hazırken ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlıyorum, ağzımı, soluğumu kapatan şeyin ve günden güne de hatırlıyorum. izah bırakıyorum bir yerlere, not iliştirme ihtiyacı hissediyorum ayrı bir paragrafa ekliyorum dedemin döküm mermer talebini vasiyetinde. 

bu ara 1ltlik marmara şişelerini çöpe atmıyorum. filtre kahve ekliyorum içlerine ve benden bir şey koyuyorum. dolaba koyuyorum. labne peynirin tam karşına, umudun ve zeytinin karşına, bir journey bileti, onu gördüm, bunu tattım, saçlarıma esti başka ülkelerin rüzgarı bambaşka bir şey oldum ben deme fırsatı veriyorum 1ltrelik cold brew şişelerine. 

ilkokuldan doğan hocam bunu şöyle özetlerdi; mantı yedim kadir! ne zamandır da yemiyordum, şiştim çok şiştim, içim şişti. alt liglerden bir maç açıktı, serdar samatyalıyı, uzun saçlarını ve frikikten golünü gördüm ve iyice şiştim. işte o zaman şöyle dedim k: çok yemek iyi değil, bir firavunun bir benim karnım böyle şişmişti. neyse ki hamuru azalttım, firavun örneklerini de. tereyağda yakılan toz biberli soslara da arama mesafe koydum dün gece.  

DOĞAN HOCANIN SIR DOLU POŞETİ. 

doğan fotokopinin yanındaki playstation kafeden öğrencilerimi toplayıp sınıfa soktuktan sonra kantindeki veresiye bilançomu öğrenmeye aşağı indim. kantinden okulun dışına çıkan gizli bir kapı vardı, indim okulun önüne. çay ve popkekle geçen arabaları izledim. brodwayleri izledim özellikle. son brodway okulun önünde indi. fen bilgisi öğretmeni Ertuğrul beydi bu. dün şeb-i arus töreni izlemiş trt'de birkaç dize kalmış aklında. aklını bulandıran dizeler duymuş. aklının bulanmasına yetmezmiş gibi, sarmal bir ok yapmış aklını ve bana doğrultuyor, hiç haberi yok, midemdeki tereyağından. 

"1970'lerin ambienti sır doludur" dedi

sanki başka bir şey demek istedi gibi dedi bunu. son brodway onundu. yarım saat daha izledim tekrar brodway geçmedi.